Bugün izlediğim iki filmden biri klasik diyebileceğimiz, Tom Cruise'un henüz toy olduğu, Dustin Hoffman'ın unutulmaz performanslarından birini sergilediği Rain Man. Diğer izlediğim film ise modern sinemayı, farklı senaryo ve yönetmenliğiyle yerden yere vurduğunu düşündüğüm, beni en şaşırtan yönetmen diyebileceğim Kim Ki Duk'un sanırım en çok bilinen filmi Bin-Jip (boş ev) oldu. Kim Ki Duk'u yönetmen olarak yazdığımda anlatacağım Bin Jip'i.
Rain Man, 1988 yapımı bir film ve 'maalesef' konusu hala güncelliğini koruyor. Film, kendine ve ailesine zarar vermemesi için bir nevi tecrit edilen otistik dahi Raymond (Rain Man) ve 20 yıl boyunca bir abisinin olduğunu bilmeyen Charlie'nin bir haftalık yol hikayesini anlatıyor. Bu açıdan, en iyi yol hikayelerinin kesinlikle ilk beşindedir diye düşünüyorum.
Bugün hala gelişmiş dediğimiz ülkelerde bile, toplumdan soyutlanan, 'farklı' doğan insanların hikayeleri aynı. Bir sebepten ötelenmiş ve akıl hastası muamelesiyle bakım evlerine kapatılmış otistik insanların hikayelerinin aynılığı, Yağmur Adam'da birleşiyor.
Diğer taraftan aile sevgisi görmemiş Charlie'nin kişisel hırsları, duygularını körleştirmişken, bir anda varlığından haberdar olduğu abisi Raymond'la bağ kurma çabasına dönüşecek hikaye. Ben ise neredeyse film boyunca, Charlie'nin de aslında zor geçmiş olan hayatıyla ilgilenmedim, basit hayatı çözümleyemeyen, fakat insan zekasının yetersiz kaldığı şeyleri çözebilen Raymond'u izledim. Otizmli insanların, normal insanlardan çok daha zararsız ve sevecen olduğunu bilip, bunu Raymond'la anımsayıp, neden bu kadar ötelendiklerini, hepimizden temiz ve hatta akıllıyken neden sadece acınarak bakıldıklarını sorguladım.
Filmin benim için hem sonucu, hem teması: İnsan kalabilmenin en gerçek yanı, 'farklı' olanı da sevebilmek. Hala izlemeyeniniz varsa, iki saatinizi mutlaka ayırmanız gereken bir film.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder